Gazeteci Barış Terkoğlu, Fatih Altaylı’nın koltuğuna oturarak Türkiye’nin siyasi ve ekonomik gündemini kapsamlı şekilde yorumladı. Terkoğlu, geçmişte yaşanan siyasi operasyonlarla günümüz arasındaki benzerlikleri örneklerle açıklarken, yargının bağımsızlığı ve gazeteciliğin durumu konusuna da dikkat çekti.

Barış Terkoğlu: “Geçmiş Tekrar Etmez Ama İzleri Bugünde Görülüyor”

Terkoğlu, geçmişteki siyasi örnekleri hatırlatarak bugünkü operasyonları değerlendirdi:

“Bugün yaşanan her şeyin geçmişte bir örneği vardır ama geçmişin kendisi bile kendisine aynı şekilde asla tekrar etmez. 1989’da SHP bir belediye zaferi kazanmıştı. O dönemde Anavatan Partisi iktidardaydı. SHP’nin kazandığı belediyeler üzerinden yapılan siyasi operasyonlar, bugün CHP’ye karşı farklı bir biçimde tekrarlanıyor.”

Yolsuzluk soruşturmalarının çoğu zaman siyasi amaç taşıdığını vurgulayan Terkoğlu, şunları söyledi:

“Aslında bu tür operasyonlar yolsuzluk operasyonu olarak görülse de, hangi operasyonu seçtiğiniz, kimlerin üzerine gittiğiniz tamamen siyasi bir tercihtir. CHP’nin belediyelerini dezavantaja çevirmek için arka arkaya yolsuzluk operasyonları yapılıyor. Aynı anda bu operasyonlar üzerinden partide karıştırma ve bazı kişilere baskı yapılması hedefleniyor.”

Terkoğlu, bazı belediyelerdeki görev değişikliklerinin de bu stratejinin bir parçası olduğunu belirtti:

“Beykoz veya Bayrampaşa örneklerinde gördüğünüz gibi, bazı belediyeler operasyonlar dışında el değiştiriyor. Bu da iktidarın CHP’ye yönelik algı operasyonunun bir parçası.”

“Türkiye Siyasi İktidarla Bütünleşik Durumda”

Yargının günümüzde tamamen siyasi iktidar ile bütünleştiğini ifade eden Terkoğlu, son dönemdeki Şişli Belediyesi tutuklamalarını örnek gösterdi:

“Türkiye’de yargı bugün hiç olmadığı kadar siyasi iktidarla bütünleşik durumda. Tutuklamalar ve mahkeme kararları neredeyse tamamen siyasi yönlendirme ile gerçekleşiyor. Sadece bir belediye başkanı değil, birkaç müteahhit dosyası üzerinden de aynı anda operasyonlar yapılabiliyor.”

Terkoğlu, yargının bağımsızlığının kaybolduğunu ve kararların iktidarın yönlendirmesiyle şekillendiğini vurguladı:

“Devlet Bahçeli geçtiğimiz günlerde kent uzlaşısı operasyonlarının artık uygulanmayacağını söyledi. Ama ertesi gün Şişli Belediye Başkanı ve bazı müteahhitler tutuklandı. Yargının kendi iradesiyle hareket ettiğini söylemek artık neredeyse imkânsız.”

Bu durumun geçmişteki siyasi operasyonlarla paralellik gösterdiğini ifade eden Terkoğlu, yargının Türkiye’deki tüm fonksiyonunu siyasi iktidara terk ettiğini belirtti.

Terkoğlu, hükümetin ekonomik politikasını da seçim stratejisiyle ilişkilendirdi:

“Orta vadeli programa bakıldığında hedef, erken seçim tarihine kadar ekonomik kontrolü sağlamak. Asgari ücret ve emekli maaşı zamları, rezerv biriktirme ve ekonomiyi yönetme stratejisiyle bağlantılı. Hükümet, para harcayabileceği, ekonomik rahatlama sağlayabileceği zamanı bekliyor.”

Terkoğlu, seçim takvimiyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu:

“Ben şu anki haliyle 2026 içinde değil ama 2007’ye sarkmış bir seçim takvimini daha rasyonel buluyorum. Siyasi iktidar Mart ayında CHP’nin kazanacağı belediyeleri dezavantaja çevirebilmek için stratejisini uzun vadeli planlamış durumda.”

“Gazetecilik Zor Bir Dönemden Geçiyor”

Terkoğlu, gazeteciliğin Türkiye’de karşı karşıya olduğu zorlukları da detaylı şekilde anlattı:

“Son dönemde çevremdeki birçok gazeteci artık mesleği bırakıyor. Gazetecilik, ya siyasi bir hesabın uzantısı haline gelmiş durumda, ya da devletten menfaat elde etmek için kullanılıyor. Bağımsız kalabilmek neredeyse imkânsız. Türkiye’de gazetecilik, imkanları, ekonomisi, sansür ve otosansür koşullarıyla neredeyse yapılamaz bir meslek haline geldi.”

Terkoğlu, mesleğin en zor dönemlerinden geçildiğini vurgulayarak, “Bugün Türkiye tarihinin en zor dönemlerinden birinden geçiyoruz. Hem ekonomik hem siyasi hem de hukuki baskılar gazeteciliği ciddi şekilde tehdit ediyor” dedi.

Elif Garip